Süt ilaç sayılıyordu
Konu ile ilgili araştırma yapan Tarihçi Deborah Valenze, sütün 19. yüzyıl sonraları ile 20. yüzyılın başlarında, ekmeğin yanına en çok yakışan mükemmel bir gıda olarak görülmesi ile birlikte süte verilen önem arttı. Ancak şehirlerde gittikçe artan bebek ölümleri ile birlikte sütü daha güvenli kılma çabaları da arttı. Bazı insanlar tebeşir tozuna su karıştırarak süte katıyor ve böylece sütte hızlıca üreyen bakterilerin önüne geçmeye çalışıyorlardı. Yine aynı dönemde sütün hastalıklara şifa olduğu düşünülüyor ve süt hastaları tedavi etmede kullanılıyordu. Mısır gevreğini tarihe kazandıran ve aynı zamanda doktor olan John Harvey Kellog, süt ile hastalıkları tedavi etme akımını başını çekiyordu.
20. yüzyılın başlaması ile birlikte Almanya’da erişkin erkekler süt içmeye başladı ve böylece ölçülülük hareketi adı verilen akım da başlamış oldu. Ölçülülük hareketini yürüten gruplar, başta bira olmak üzere alkollü içki içme kültürünün yerine, halkı süt içmeye teşvik etmek için fabrika işçileri arasında süt satışını ve dağıtımını başlatarak, kasabaların merkezlerinde dahi süt istasyonları kurmuş ve sonucunda da belli bir ölçüde başarı da yakalanmıştı.
Süt uçak yapımında kullanıldı
Aynı süreçte sütün içerisinde bulunan, proteini yağ ve karbonhidrat ile ilgili bilgi birikimi de arttıkça süt temel besin maddesi olmaya başladı ve sütün yeni vitamin kaynağı olduğu ve vücuttaki eksiklikleri giderdiğine inanılıyordu.
Fazlaca üretilen sütün bir kısmı tatlı, bebek maması, gibi gıdalarda kullanılmaya başlandı. Hatta süt plastik üretiminde bile kullanıldı. İkinci Dünya Savaşı sırasında kullanılan uçakların yapımında da bir kısmında da süt kullanıldı. Hala besin zincirinde oldukça önemli bir yere sahip olan süt kültürel anlamada da her zaman zirvedeki yerini koruyacak gibi görünüyor…