Bir gün baş tanrı Zeus ve oğlu Hermes insanların nasıl yaşadığını görmek ve onları test etmek için başka birinin kılığında yeryüzüne iner. Tanrı misafiri olduklarını söyleyip birçok kapıyı çalarlar fakat kimse onları evine kabul etmez. Sonunda yaşlı ve yoksul bir karı koca olan Baukis ile Philemon'un kapısını çalarlar. İki tanrı tam ümidini yitirmişken yaşlı çift onları sevinçle karşılar ve evlerine davet eder. Sıcak suyla ayaklarını yıkayıp yoksul olmalarına rağmen evlerinde ne varsa tanrılara ikram ederler. Şarap sundukları testinin kendiliğinden dolduğunu görünce, konuklarının tanrı katından olduğunu anlarlar ve önlerinde diz çöküp yalvarırlar. misafirperver çifti ödüllendirmek isteyen Zeus "dileyin benden ne dilerseniz" der. Yaşlı çift biraz düşündükten sonra bugüne kadar beraber yaşayıp yaşlandıklarını, birbirlerinden hiçbir zaman ayrılmadıklarını söylerler. Bundan sonra da birbirlerinden ayrılmamayı ve beraber ölmeyi Zeus'tan dilerler. Zeus yaşlı çiftin dileklerini kabul eder. Birbirine sarılmış Baukis ile Philemon, ayaklarının toprağa kök saldığını, kollarından, başlarından dallar çıktığını fark ederler. Yaşlı karı koca, gövdeleri aynı, dalları farklı bir ıhlamur ve çınar ağacına dönüşür. Böylelikle öldükten sonra bile birbirlerinden ayrılmamış olurlar.